16 Ekim 2016 Pazar

Ve sen sevgilim

Ve sen sevgilim

Bana verilen en güzel hediye,
Gözlerimin içindeki gülümseme,
Kalbimin sahibi oldun...
Seninle buldum aşkı, sevgiyi ,mutluluğu ve huzuru. Tam dünyamı kurmaya çalışırken sen çıktın karşıma;dünyam oldun,hayatım oldun. Özetle sevgilim sen benim hiç bıkmadan seveceğim,asla vazgeçmeyeceğim,hayata dört elle tutunacağım sonsuz dünyam oldun...

25 Haziran 2016 Cumartesi

Bırakın okuyalım, ve bırakın dans edelim; bu iki eğlenceden dünyaya asla hiçbir zarar gelmez. — Voltaire.

Aşk Adaletsiz


Her insan sevdiği kadar sevilmek ister. Verdiği değer kadar kendisine de değer verilmesini ister. Ama ne yazık ki ne sevdiğimiz kadar seviliriz, ne de verdiğimiz değerin karşılığını alırız. Aşk adaletsiz bir şey. Kimi aşıklar canına can katıp günü gün eder,kimi aşıklar ise uzaktan canı yanarak kendi içinde o aşkı yaşamaya devam eder. Bazıları aşık olduğu insanı bir başkasıyla mutluyken izler,bazıları da aşık olduğu insanla mutlu olmaya devam eder. Bu hep böyledir.

 Sevmek ve sevilmek...

Sevmek mi zor sevilmek mi ? Cevabı hemen söylüyorum "Sevmek". Zaten sevmek olmasa sevilmek olmazdı. Eğer sevilmiyorsanız sakın üzülmeyin,sevdiğiniz için sevinin şükredin sevebilen bir kalbiniz olduğu için çünkü; her kalp sevemez. Aşk adaletsiz; seviyorsun sevilmeyi bekliyorsun,seviyorsun seviliyorsun. Çok karışık bir şey aşk çözemedim. Bazı aşık olan insanlar sevilmediği,istenmediği halde uzaktan da olsa bir insanı aylarca,yıllarca sevebiliyor,o insanı bekliyor öyle sadece uzaktan aşk yaşıyor. Fakat nasıl masada unutulan çay bir süre sonra soğuyorsa o insanlarda aşık olduğu insandan soğuyabiliyor sonra geriye pişmanlıktan başka bir şey kalmıyor,aşk bitiyor. Aslında bu aşk değildir,aşk bitmeyen bir sevgidir. Bu geçici bir heves,geçici bir sevgi. Aşkı ölene dek sevdiğin ve sevildiğin insanla yaşarsın 1 ay,1 yıl veya 2-3 yıl beraber olduğun insanla aşkı yaşayamazsın sadece tadarsın. İlk değil son olandır aşk. Fazla takılmayın size aşkı yaşatacak insanlara bakın.

Sizi yarım bırakıp giden insanı beklemeyin. Etrafınıza bir bakın belki de sizi tamamlayacak insan çok yakınınızda.İnsanlara her zaman kalbinden bakın,saf temiz kalpli bir insan asla kimseyi üzmez. Aşkın adaletini bozun sizi sevmeyen insanı sevmeye devam etmeyin,sizi herkesten ayrı tutan,canınız yansa ilk yanınıza koşacak olan,her an yanınızda olacak olan,sizi herkesten çok sevecek olan insanlara şans tanıyın,o zaman mutluluğu bulacaksınız.  Ve belki aşkta adaletli olur böylece,kimsede üzülmez. Kalplerinizin saf temiz ve aşkla kalması dileği ile hepinize mutlu bir hafta sonu diliyorum,umarım bu hafta sonu bir çok kişiye şans getirir hoşçakalın..

14 Haziran 2016 Salı

Dansı Seçen Kızlar


 Hiç düşündünüz mü dans eden kızları ? Daha doğrusu dansı canından çok seven,ondan vazgeçmediği için aşk hayatı olmayan dansçı kızları düşündünüz mü hiç ? Bu olay sanırım sadece bizim ülkemizde var. Bende bu kızlardan biri olarak buraya duygu ve düşüncelerimi dökmek istedim.

      Bizler yaşadığımız acı olaylardan,hayatımızdaki sevgi eksikliğinden kaçıp dansa sığınan insanlarız. Dansı gösteriş amaçlı veya başka amaçlarla kullanmayan, dansı seven ve ona tapan bir insanız. Evet yeri geliyor belki danslarımız aykırı oluyor,yeri geliyor kıyafetimiz açık oluyor. Ama bunda ne var ki ? Bizlerin aykırı dans etmesi veya açık giyinmesinde sorun yok. Sorun nerede biliyor musunuz ? Sorun onları yargılayan,tahrik olan,iğrenç yakıştırmalar yapan insanlarda. Sizler bu sorunu anlamadığınız için bizleri hep yargılıyorsunuz dışımıza değil,kalbimize bakın. Fark ettiniz mi genelde oryantaller,dansçı kızlar yalnız hep,peki bunun nedeni ne ? O kızın açık giyinmesi mi,dans etmesi mi,erkeklerin laf atması mı,kızın çok kıvırtması mı ? Bunlar değil mühim olan,dans eden kızın tavrıdır. Eğer o kız kimseye kuyruk sallamıyor,nazar boncuğu dağıtmıyor,kendinden ödün vermeyip dansını edip çekip gidiyorsa siz o kızı anlından öpün.

  Bazılarının işine gelmiyor kız arkadaşının dansçı olması o yüzden kıza seçenek sunuyor "Dans mı, ben mi ? " kız düşünmeden dansı seçiyor çünkü biliyor ki o erkek onu elbet terk edecek ama dans sonsuza dek onunla kalacak. Oysa o erkek sevgilisine destek çıksa daha mutlu olurlar. Youtube da bir dans videosu izlemiştim battle vardı kızlar twerk yapıyordu ve içlerinden bir kızın eşi ona en büyük tezahüratı yapıyordu,eşiyle gurur duyuyordu. Çünkü karısı çok yetenekli bir dansçı ve eşini en az dans kadar seven biri. Bu kızların dans etme olayı çözülebilecek olaylardır her kızın tarzı,dansı,hayali başkadır. Kimi oryantal olmak ister,kimi club dansçısı olmak ister. Kimi de benim gibi bir dans okulu açmak ister.  Dans etmek kötü bir şey değil,dans eden insana saygı duymayan toplum kötüdür. Bir kız eğer dans etmek için yaratılmışsa ona engel olmayın,destek olun,sahip çıkın,yanında olun.

Aşkı dansla,giyimle ölçemezsiniz.

Bir insanı olduğu gibi kabul edin,ufacık bahanelerle terk edip gitmeyin.

Açıkta giyiniriz,dansta ederiz. Yeri gelir börek açarız,yeri gelir halı çırparız ve unutmayın sevmeyi,aşkımıza sadık kalmayı sizden daha iyi biliriz.









10 Haziran 2016 Cuma

Yeniden

Yeniden sevmek istiyorum birini,
İstiyorum ki sevdiğime değsin biri,
Sevince herkes gider mi ?
Seven hep terk edilen mi ?

Yeniden aşık olmak istiyorum birine,
İstiyorum ki kalbim ait olsun tek bir kişiye,
Aşkı yaşayayım sonsuza dek,
Kalbim ona atsın ilelebet.

Yeniden yaşamak zor mu aynı duyguları ?
Yoksa zor kılan yaşantılar mı ?
Sevgi nedir bilen var mı ?
Sevgi nedir bilmeden,aşk yaşanır mı ?


8 Haziran 2016 Çarşamba

Bugun varız,yarın bir ihtimal,
Güneş bir gün dogar,
Bir gün sonsuza dek batar,
Aşklar da güneş gibi doğar,
Belki bir gün  batar,
Belki de sonsuza dek batmaz.
Kalpler ne zaman bir olsa,
Dünya durur o anda...



1 Haziran 2016 Çarşamba

MUTLULUK


                Sizi en çok neler mutlu eder ?   Veya kendinizi nasıl mutlu edersiniz ? 

   Mutlu olmak,mutluluğu yakalamak insanın kendi elindedir. Buna siz karar verirsiniz,ya mutlu olmayı tercih edersiniz ya da mutsuz olmayı. Belki birçoğunuz buna karşı çıkacak lakin gerçekten mutlu olmak bizlerin elinde. Başkalarının seni mutlu etmesini bekleme,onlara bu fırsatı verme çünkü günün sonunda verdikleri mutluluğu fazlasıyla alacaklar. İnsan her şeyden önce kendini sevmeli,kendini mutlu etmeli ondan sonra çevresindeki insanları düşünmeli. 

  Mutlu olmak istiyorum diyorsan eğer önce seni mutsuz eden her şeyi hayatından çıkarmalısın. Kendini mutsuz hissettiğin şarkıları dinlemeyeceksin,mutsuz olacağın yerlere gitmeyeceksin. Hepsi senin elinde,bir insan eğer gerçekten mutlu olmak istiyorsa olur. Mutlu olmak için yanımızda birisi olması gerekmiyor,insan yalnızken mutlu olamıyorsa bir başkasında mutluluk bulduğu an onun sonsuz olacağına inanır ve sonunda hayal kırıklığına uğrar. 

     Demem o ki arkadaşlar her şeyden önce mutluluğu yakalayın. Kendinizi mutlu etmeyi bilin,bir başkasının sizi mutlu etmesini beklemeyin ve bir başkasının yokluğu ile kendinizi üzmeyin.  Hayatta ne olursa olsun halinize şükür edip,mutlu olmaya bakın. Dans edin,gezin,için,spor yapın,kitap okuyun vb.. İnanın mutluluğu o zaman yakalayacaksınız ama öncesinde beyniniz ve kalbinizde bitirmelisiniz bazı şeyleri. 

5 Mayıs 2016 Perşembe

Zaman Kaybetme


Zaman çok çabuk geçiyor,üstelik bir saniye sonrasını bile ne olacağını bilmeden yaşıyoruz. Zaman kaybetme içinden geleni yap,kalbini dinle,hiçbir şey için geç kalma.
 
    Eğer özlediysen özlediğini söyle,
    
    Seviyorsan sevdiğini söyle,

    Sarılmak istiyorsan sarıl,
  
    Özür dileyeceksen dile,
   
    Konuşmak istiyorsan konuş,

    Barışmak istiyorsan barış,

    Kısacası nasıl mutlu olacaksan onu yap ve bekleme. Bilemeyiz belki de kazanan siz olursunuz. Ölümlü dünya sonuçta içinizden geleni yapın,gururu bir kenara atın. Hayat gururumuz kadar kısa değil,bir adımdan bir şey olmaz kalbinizi dinleyin o sizi yanıltmaz haydi zaman kaybetmeyin ve sevdiğinize mesaj atın,tüm dileklerim,dualarım sizinle umarım mesaj atarsınız ve umarım istediğinize ulaşırsınız. Aşk kaybetmeye değmez sizi sizden çok seveni kaybetmeyin. 

4 Mayıs 2016 Çarşamba

DESEM Kİ

Desem ki vakitlerden bir Nisan akşamıdır,
Rüzgârların en ferahlatıcısı senden esiyor,
Sende seyrediyorum denizlerin en mavisini,
Ormanların en kuytusunu sende gezmekteyim,
Senden kopardım çiçeklerin en solmazını,
Toprakların en bereketlisini sende sürdüm,
Sende tattım yemişlerin cümlesini.

Desem ki sen benim için,
Hava kadar lazım,
Ekmek kadar mübarek,
Su gibi aziz bir şeysin;
Nimettensin, nimettensin!
Desem  ki...
İnan bana sevgilim inan,
Evimde şenliksin, bahçemde bahar;
Ve soframda en eski şarap.
Ben sende yaşıyorum,
Sen bende hüküm sürmektesin.
Bırak ben söyleyeyim güzelliğini, 
Rüzgârlarla, nehirlerle, kuşlarla beraber.
Günlerden sonra bir gün,
Şayet sesimi farkedemezsen,
Rüzgârların, nehirlerin, kuşların sesinden,
Bil ki ölmüşüm.
Fakat yine üzülme, müsterih ol;
Kabirde böceklere ezberletirim güzelliğini,
Ve neden sonra
Tekrar duyduğun gün sesimi gökkubbede,
Hatırla ki mahşer günüdür
Ortalığa düşmüşüm seni arıyorum.





Cahit Sıtkı TARANCI

1 Mayıs 2016 Pazar

Güneşin Mesajı

 
         Dün bitti,bugün tekrar doğdu güneş.

         Güneş bugün bizim için doğdu.

         Yeni bir başlangıçlar sunuyor bize.

         Değerlendirin bugünü,dünü unutun.

         Bugünü doya doya yaşayın,yeni hedefler,yeni başlangıçlar yapın.

         Güneş bize bir mesaj vermek istiyor her akşam ve her sabah.

         Haydi bu mesajı bulmaya çalışın ve dünü unutun.

         Hayatın bize vermek istediği mesajlar güneşte gizli,sen bunu keşfedersen inan hayatında her şey yolunda gider.
 
         Üzülmeyi,ağlamayı,özlemeyi bırak. Güneşin verdiği mesajı al ve gününe bak.

29 Nisan 2016 Cuma

AŞK

Dünyada ki en güzel duygudur aşk. Lakin kimilerimiz doğru,kimilerimiz de yanlış aşkı bulur. Aşk çok başka bir şey bence. Kolay kolay hissedemeyiz bu duyguyu. Ve aşk ilk olanla değil,son olanla güzeldir. Çünkü gerçek aşk hiç bitmeyen bir duygudur. Ve gerçek aşık hiç gitmeyendir. Düşe kalka aşkı öğreniyoruz aslında,hatalarımız,yanlışlarımız bizi doğru aşka yönlendiriyor. Kimsenin gittiğine,sizi sevmediğine üzülmeyin. Yaşadığınız her olaydan bir ders çıkarın,kendinizi sorgulayın. İlk aşklar her zaman başkadır,onların yeri ayrıdır ama şöyle bir gerçek var ki eğer "AŞK" olsaydı gitmezdi,ya ilk ve son olurdu ya da son...

        Aşkı her insanla yaşayamazsınız. O değerli ve yüce bir duygudur,bu duyguyu her insanda hissedemezsiniz. Bazen psikolojik olarak kendinizi bir insana bağlarsınız onunla mutlusunuz,onunla her derdinizi paylaşıyorsunuz,her an birliktesiniz diye bağımlı oluyorsunuz,tekrar söylüyorum "bağımlı" oluyorsunuz,aşık değil.
     
        Bir insanı olduğu gibi kabul ettiğiniz zaman,gerçek aşkı bulmuşsunuz demektir. Aşk kilolu,zayıf,vücudu kusurlu,yüzü sivilceli vs gibi basit sebepleri görmez,eğer görüyorsanız üzgünüm siz aşık değilsiniz. Mühim olan, bir insanı kusuruyla sevmek. Mesela sevdiğinizden bahsederken "Ben onun tombul yanaklarına kurban olurum" demek aşka dahildir lakin aşşağalık bir cümle kurduğunuz zaman kişiliğinizi de,aşk duygusunu da kirletmiş oluyorsunuz..

     Aşk bir insanı hayatınıza olduğu gibi kabul etmektir,

    Aşk gülüşüne değil,kalbine tutulmaktır,

    Aşk; bir ömür boyu kalbini bir insanla birleştirmektir,
 
    Aşk; yanında dahi olsa onu özlemektir,

    Aşk; hayatın her  anında onu düşünüp gözlerinin içinin parlamasıdır,

    Aşk;etrafa neşe ve mutluluk saçmaktır..


        Hayat kısa,kuşlar uçuyor. Siz hep aşkla kalın,o saf,temiz duyguyu kirletmeyin. Ve aşkta gurur olmaz,kendinizi naza çekmeyin,aşkınızı her yerde bağırın bu sizin hakkınız. Aşık olduğunuz insanın kıymetini bilin,kimseyi aşksız bırakmayın...















Dünya Dans Günü veya Uluslararası Dans Günü, Uluslararası Tiyatro Enstitüsü (ITI) ve UNESCO ortağı STK Uluslararası Dans Komitesi tarafından 1982 yılında tanıtılmıştır ve her yıl 29 Nisan'da kutlanmaktadır. Tarih, modern balenin yaratıcısı Jean-Georges Noverre (1727-1810)'nin doğum günü anısına ITI Uluslararası Dans Komitesi tarafından belirlenmiştir.[1]. Her yıl, olağanüstü bir koreograf veya dansçı dünyada dolaşan bir mesaj vermeleri için davet edilir. Bu kişiler World Dance Alliance ve ITI Uluslararası Dans Komitesi iş birliği ile Uluslararası Dans Günü kurucu kurumu tarafından seçilir. "Uluslararası Dans Günü Mesajı" nın hedefi tüm siyasi, kültürel ve etnik engelleri aşarak ortak dil olan Dans aracılığıyla insanları bir araya getirmek, bu sanatın evrenselliği içinde eğlenmek ve kutlamaktır.


17 Nisan 2016 Pazar

Artık

  Aynı hayat,aynı şehir,aynı insanlar,aynı sokaklar,aynı konular falan filan... Her şey aynı,sıkıldım. Biraz değişiklik lazım bana aynılıktan bunaldım,yapamıyorum.
 
      Mesela artık güzel şeyler olsa ? Bir mucize olsa ve hayatım yeni baştan düzelse..

      Artık unutsam her şeyi,hafızamı kaybetsem,yeniden başlasam hayata..

      Ya da çok uzaklara gitsem ? Unuturum belki yaşananları,umutta etmem yaşanacakları..

       Artık bir şey olsun ve hayatım değişsin istiyorum. İnsanlardan o kadar sıkıldım ki,kimseye tahammülüm kalmadı ve düşüncesiz,umursamaz birine dönüştüm yanımda biri ölse sanırım umurumda olmaz. Bazen düşünüyorum,kendimi sorguluyorum neden böyle olduğumu çözmeye çalışıyorum sonra da beni ateşe diri diri atanları düşünüyorum,canım yanarken,acılar içinde kıvranırken,ağlarken umursamayanları düşünüyorum, ben bu kadar acı çekerken kimse yardımıma koşmadıysa bende,kimsenin yardımına koşamam. Bir kişi dahi 'Nasılsın' diye sormazken, ben kalkıp kimseye hal hatır soramam, "öldü mü ? kaldı mı ?"cidden umurumda değil,çünkü ben ölümden dönerken yanımda kimse yoktu.

        Kısacası artık eskisi gibi değilim,olmakta istemem. Yeni bir benin,yeni bir hayatı var. Hayatımda sadece mutluluk ve huzur eksik. Bir mucize olmasını bekliyorum,biliyorum ki olacak er ya da geç hayatım tamamlanacak işte hayatımın tam olduğu gün,beni ateşe atanlar, attıkları ateşe kendileri düşecek..

8 Nisan 2016 Cuma

Belki Bir Gun...

Belki bir gun doneceksin,
Pisman olacaksin gittigine,
Gözünden yaş hiç dinmeyecek,
"Keske" diyeceksin için aciyarak,
Geceleri kalbin duracak,
Caresiz kalacaksin,bir basina,
Donmek isteyeceksin geri,
Yollar tuzakli gibi gelecek sana,
Korkarak gelip,kapimi calacaksin,
Tek bir kelime dahi soyleyemeden,
Kafani yere egip,icten ice aglayarak gideceksin,
Gittigin yer seni sevmeyecek,
Sende kimseyi sevemeyeceksin,
Yarim kalacaksin ömür boyu,
Yarım biraktiklarin tam olurken,sen hep eksik kalacaksin...

30 Mart 2016 Çarşamba

Eksik...

Uzun zamandir gorusemiyoruz sizlerle,yogunluktan yazacak vaktim dahi olmadi. Bugun 1 saatimi ayirip sizlerle dusuncelerimi,duygularimi,hislerimi paylasmak istedim,biliyorsunuz bir tek sizlerle paylasiyorum bunlari. Hemen konuya baslayim ben.
   Hayatim guzellesiyor mu yoksa kotulesiyormu bilemiyorum. Icimde bir kirginlik var. Cok kirginim beni uzenlere,terk edenlere,yalandan sevenlere,sevmis gibi yapanlara,eksik birakanlara oldukca kirginim. Gecmise dair bir iz yok hayatimda sadece kirginligim var. Kim unutabilir ki gecmisi kolay kolay ? Gecmis... Gecti mi ? Gececek mi? Gecer mi ? Cevabi yok. Kimileri gecmisi unuttum der ama unutamaz,saklar. Kimse unutamaz gecmisi sadece kapatir o defteri ama peki defterdeki sildigimiz yazilarin izleri ne olacak ? Onlari ya yirtmamiz ya da yakmamiz gerek oyle degil mi? O halde defter ne kadar kapansada ici doluysa tam kapanmamis demektir. Bana soracak olursaniz bende kapattim defteri ama icindeki yazilar yarim kaldi. Ve o yarim yazilar her aklima geldiginde canim yanar oldu. Defteri yaksin istedim biri ama kimse sesimi duymadi,yarim yazilari silecek birini aradim lakin bulamadim,yardim isterken bir kez daha itildim anladim ki ben yalniz kalmaliyim,bu benim sinavim ve bu sinavi gecmezsem kalbim tekrar kirilacakti. Buna musade etmedim,kalbimi kurtardim. Ama bu sinavdan eksik not aldi kalbim,haliyle eksik kaldi. Sahi kalbim sen ne zaman tamamlandin ? Neden hep eksiksin ? Seni tebrik ediyorum her sinavi eksikte olsa basariyla atlattin. Sen cok guclusun kalbim o kadar kirildin,yandin,dokuldun ama hic pes etmedin.

   Ah ahh ne de guclu,iyi bir kalbim var. Ama cok eksiksin kalbim. Bu eksiklik bir gun gidecek inanmaliyiz buna,karsina senin gibi guclu,iyi ve eksik bir kalp cikacak sonra tamamlanip bir butun olacaksin kalbim. Ve o gunden sonra benim icin degil,yanimdaki insan icin atacaksin. Onu seveceksin,ozleyeceksin,onunla mutlu olacaksin,huzuru bulacaksin sabret kalbim. Dogru zamani bekle elbet gececek bu gunler haydi uyuma vakti simdi cok yoruldun dinlen biraz iyi geceler kalbim...

13 Mart 2016 Pazar

Size Acıyorum...

  Son günlerde çevremden kendimle ilgili bir çok şey duyuyorum. Tabi ki de duyduklarım çok gülünç,basit ve acınası. İnsanların işi gücü yokmuş gibi benim hayatımı takip ediyorlar. Hayatı ben mi yoksa onlar mı yaşıyor anlayamadım. Ben umursamaz iken,onlar umursuyor hayatımı. Ülkemizde ne yazık ki bu tarz insanlar çok.

         Kimse kendine bakmadan bir başkasına laf atmasın. Ben açıkta giyinirim,twerk de yaparım,direk dansı da ederim,halk oyunu da oynarım yeri gelir çocukça da davranırım. Bu beni ilgilendirir sizi değil ve ayrıca ben açık giyinince orospu olmuyorum,dans edince orospu olmuyorum. O kelimeyi bana deme hakkınız yok. "Sizin ruhunuz orospu" diyor muyum ben ? Çok ayıp değil mi ? Biraz mantık,biraz beyin lütfen ya gelişin. İnsanlara dış görünüşten değil,kalpten bakın biraz belki o zaman yargılamaktan vazgeçersiniz.

      Sosyal medya da her istediğimi paylaşır,her istediğimi de yazarım. Kendi yediğiniz haltları buraya döksem utançtan yerin dibine girersiniz ama bunu sanal da değil,önümüzde ki günler de gerçek hayatta yapacağım. Yazık size ya cidden acınacak haldesiniz ve hala yaşıyorsunuz çok garip.

    Bir insanı asla dış görünüşünden yargılamayın. İnsanların gözlerine ve kalplerine bakın biraz. Ve asla kim olduğunuzu,nereden geldiğinizi,ne yaptığınızı unutmayın,kendinize bakmadan başka birini yargılamayın yoksa küçülürsünüz.

 Ben açık giyinmeyi de seviyorum,aykırı giyinmeyi de seviyorum,dans etmeyi de seviyorum beni bunlar mutlu ediyor ve yanlış yola sapmıyorum. Sizleri umursamak isterdim lakin seviyenize düşüp karakterime ve zihniyetime zarar veremem. Sizler benim seviyeme çıkın. Egoist değilim,ben buyum böyleyim kendimle barışığım,özgüvenimde tam. Siz gibi aptallar özgüvenimi arttırıyor iyi ki varsınız siz olmasaydınız ben hırs yapıp bu kadar başarıyı elde edemezdim. Yargıladığınız insana özenmeyin bari gittikçe basitleşiyorsunuz. Sadece dış görünüşümle değil,düşünce tarzımla da aykırı ve farklıyım her zaman. Siz benim gibi olamadıkça çıldırıyorsunuz böyle devam...

                                                                                           

9 Mart 2016 Çarşamba

Dünü Unut ! Artik Yarin Var...

Dünüyle yaşayan bugunu ve yarini kacirir.

Yarinlar umutlu,dunler unutuldu.

Bugun var,yarin var ama dün yok. Çünkü güneşin her sabah yeniden doğmasi "gün bitti bugunden dersini al bir daha yapma yarina bak ve unut günü." demektir.

Düne bakinca karanlik,yarinlara bakinca aydinlik.

Dünüyle yaşayan insanin,yarini olamaz.

Dün ne oldu ben bilmiyorum,ama yarin cok guzel olacak.

Dünüm yok,yarinim var.

Yarinlar guzel olacak,dünler cop oldu bile.
...
...
...
...
...

Iste bu sekilde tanimlamaya calistim "Dun" ile "Yarin" ı. Demem o ki arkadaslar dünü unutun. Sizi terk edeni sizde terk edin,sizi sevmeyen icin yarini mahvetmeyin. Aşk kolay gibi gozuken fakat zor olan bir histir haklisiniz. Ama insan 1 kez aşık olamaz bence dogru insani bulana kadar aşık oldugunu düşünür. Asıl aşk hayatini bir omur paylastigin,bir omur sevdigin ve sevildigin,mutlu,huzurlu oldugun insanla olandir yani gercek ask son olandir ilk degil. Ilkler unutulmaz evet ama sunu da unutmayin ilkler olmasa sonunuz olmazdi ve onemli olan ilk degil son aşkınızdır cunku sizi aşkın varligina son aşkınız inandirir ve o inancla bir omur yasarsiniz.

Unutun dünü yarina bakin belki zor ama unutun yarin her sey olabilir. Aşk,şans,sağlık,mutluluk,huzur ve kalbinizdeki insanlarin hep yarinlarinizda olmasi dilegi ile iyi geceler...

"Iyi - Kotu"

"Insanlar mi cok kotu yoksa biz mi cok iyiyiz?"
" Kotu olursak mi kazaniyoruz yoksa iyi olunca mi ?"

Hep bu tarz celiskiler oluyor insanlarin aklinda. Iyiler hep kaybediyor,kötulere bir sey olmuyor. Ama gelelim ki insanlara ufacik bir kotulugunuz oldugunda kiyamet kopuyor. Kimse kimseyi anlamiyor,dinlemiyor. Bu yuzden kaybediyoruz aslinda,iyiler kaybediyor diye bir sey yok. Iyi insanlar ya cok saf,yada kusura bakmayin salak oluyor. Kotu insanlarin da saf yani var ama salak yanlari yok. Kotu insanlar dedigimiz insanlar bencildirler,kendilerinden baskasini dusunmezler,uyaniktirlar. Ama iyi insanlar boyle degil. Iyi insanlar asla bilerek kalp kirmaz,kimseyi uzmez,yari yolda birakmaz. Ama iyi bir insan kirildiginda,sinirlendiginde,haksizliga ugradiginda kotu bir insana donusebiliyor. Hatta o an o insandan kotusu olamaz,cunku dusunmeden siniriyle hareket ediyor iyi de yapiyor valla. Herkese hak ettigi degeri,sevgiyi ilgiyi verin. Ne az,ne fazla. Hak ettigi neyse o. Yoksa cok uzulursunuz bu acik ve net. 
     Insan hayati kazik yiyerek ogreniyor,yasayarak,gorerek,ders cikararak. Onemli olan her zaman dogru yolu bulmak ne iyi olun ne de kotu olun. Iyi insana iyi,kotu insana kotu olun. Cunku iyiler kotulugu,kotulerde iyiligi hak etmiyor...

6 Mart 2016 Pazar

Nokta

Ne kadar yanlis insan varsa hepsi girmis hayatima. Ne kadar duzenbaz,cikarci,yalanci,iki yuzlu ve sahte insan varsa hepsi girdi hayatima,hepsi hayatimin icine sicti.
  Simdi sira bende. Kimse yasattigini yasamadan olmeyecek. Sikimsonik beyniniz benimle oynamaya yetmedi sanirim ama oyun yeni basliyor canlarim ve basrol benim. Biraz insan olmayi ogrenirsiniz belki veya durust. Bu sekilde nereye varacaksiniz bilmiyorum. Tek bildigim merhametimin bittigi. Kimseye acimam bundan sonra,yeterince yandi canim. Sabrim,tahammulum kalmadi hic kimseye. Ve sunu da soyleyim guvenmeyin samimiyetime her an her sey olabilir 😘
   Iyi niyetim bitti artik. Surekli bana birbirinizi kotuluyorsunuz ne yapmaya calisiyorsunuz anlayamiyorum. Bir oyun var bunun farkindayim ama ben ne yedek olurum,ne de bu canin yanmasina izin veririm. Kucuk beyniniz benim saf olduguma inanmaya devam etsin,saf ayagina yatip gercekleri bildigim halde susuyor ve guluyorum. Suna inanin ki canimi yakan herkesin canini yakicam.

2 Mart 2016 Çarşamba

Iyi geceler

Bu gece insanlardan uzaklasip sana siginiyorum Allah'im. Gucumun bittigi yerdeyim,carem kalmadi,umudum kalmadi,gucum kalmadi artik. Ya insanlar cok kotu ya da ben cok iyiyim. Iyilik yapmanin cezasi kotuluk bulmakmis megersem. Her seyi gectim kimsem yok senden baska. Bir sana siginiyorum Tanrim beni bir sen biliyor,bir sen anliyorsun.
Hayatin daha basindayken bu yorgunluk fazla sanki,yasima gore cok fazla bu yorgunluk. Iyi ki dansim var,iyiki muzik var binlerce kez tesekkur ederim sana. Ölmeyi istiyorum bazen yasamak sacma geliyor cunku her gunum zehir oluyor yasamaktan sıkılıyorum ve hep yalnizim hep kendi derdimi kendim cozuyorum hep guclu kaliyorum ama ben guclu olmak icin dogmadim ki.
Bazi seyler zoruma gidiyor artik canim aciyor bazen. Ve artik gucum cidden kalmadi biraz uzaklassam buralardan hatta 2-3 saat bile uzaklasmak yeter sadece bir bank ve bir kac agac ama uzak oluyum insanlara,bilmedigim bir sokakta kaybolayim. Belki toparlanirim yeniden,düstüm gibi birsey ama ayaga yine tek basima kalkicam cunku bana bir insan fazla. Yanimda olup bu eli tutup beni dustugum yerden hic kimse kaldirmadi,ben geceler boyu agladim kimse duymadi cigliklarimi. Tek istegim beni anlayacak birisi. Kimsesizlikte kotu onca kalabalik icinde. Yine de sukurler olsun halime yanlis yola sapmadim,bildigim dogrulardan sasmadim... Yarina mutlu uyanmak dilegiyle iyi geceler...🙏🙏🙏💤💤

Asıl çaresizlik,ölmeyi istemek olmakmış. Tek umudun ölmek olmasıymıs ÇARESIZLIK...

Yoruldum..

Sanırım artık yoruldum. Yaşamaktan değil,yaşananlardan. Eğer, hem çok güçlü, hem de çok yalnızsanız beni en iyi siz anlarsınız. Her zor günü de,iyi günü de tek başıma atlatmaktan yoruldum. İsterdim ki beni anlayan birisi olsun,yanımda olan,beni dinleyen,beni umursayan,ilgi gösteren,değer veren kısacası gerçekten seven biri olsun isterdim. Çünkü bu duyguyu hiç yaşamadım.

         Belki yanımda olan biri olsaydı,sevseydi,değer verseydi her şey daha iyi olabilirdi. Ama böylede iyiyim sadece yoruldum. Bazen bir omuz arıyorum ağlayabilmek için ne biliyim işte o kadar karışık ki kafam ne istediğimi bilmiyorum. Sanırım hissizlik bu olsa gerek o kadar boş ki duygularım anlam veremiyorum. Yeniden aşık olmak istiyorum lakin aynı şeyleri yaşamaya korkuyorum. O yüzden doğru zaman,doğru insanı bekliyorum.

          Kuru kalabalık içinde yalnızım işte. Kimseye güvenemiyorum,kimseye derdimi anlatamıyorum,kimseyle gezip eğlenemiyorum hiç halim yok gibi sanki. Evden okula,okuldan eve,evden spora, hafta sonları da işe,iş çıkışı içmeye. Hayatım tam olarak böyle. Ama memnunum ya en azından üzenim yok mutluyum. Sadece insan bazen onu anlayan,yanında huzuru bulacağı,mutlu olacağı birini arıyor ama sonuç yine yalnızlık. Bazen iyi ki yalnızım diyorum eğer yalnız olmasaydım ne dans edebilirdim, ne de bu blog da bu yazıları yazabilirdim...



28 Şubat 2016 Pazar

Sıkıldım

Bu şehirden hatta mümkünse bu ülkeden kaçırsın biri beni. Boğuluyorum resmen insanlar hep aynı,sohbetler hep aynı bıktım artık. Düşüncelerimi,hayatımı özgürce yaşamak istiyorum. Ben dans ederek,müzikle sevişerek hayatımı geçirmek istiyorum.Hayatım bu iki değerli varlığa bağlı ve insanlar sadece yargılıyor. Size yemin ederim ki dans veya müzik tanrı olsa ikisinden birine tapardım şu an taptığım gibi. Ölene kadar dans etmek istiyorum,hayatımın her anında dans olsun istiyorum. Sıkıldım insanlardan menfaatçi,karaktersiz,iki yüzlü,kalleş,yavşak ve şerefsiz çoğu insan. Ay bide dindar olanlar var sizin dindarlığınızı yesinler,yemediğiniz halt kalmamış gibi bir de gelip beni yargılıyorsunuz şunu bilin ki sizin dininiz Allah'ın dini değil biraz olsun araştırın dini bence. Bende müslüman bir insanım fakat dört dörtlük değilim,günah benim,sevap benim size düşen tek şey b*k yemek.
 
      Aykırı olmak benim seçimim,sizler gibi asla olamayacağım üzgünüm. Sıradan hayat,sıradan konular,sıradan yerler,sıradan kıyafetler onlar bunlar şunlar.. bla bla bla.. Cidden çok sıkıcı insanlarsınız bu yazımdan sonra sövebilirsiniz bana ama bu umrumda değil. Ben kendimi hissetmek,müziği hissetmek ve dansı iliklerime kadar yaşamak istiyorum size göre bu aptallık bana göre ise mutluluk. Bence biraz gelişip değişmelisiniz cidden çok sıkıcısınız tek konunuz saç,makyaj,giyim,erkek,kız,aşk,gezmek falan filan çok banelsiniz kusura bakmayın. Haa bir de sakın egoist bu kız filan demeyin ben sadece görüşümü bildiriyorum sizlerle beynim uyuşmuyor ben her zaman iddialı olmaktan yanayım ve fark olmazsa olmazım. Sıradan bir insan gibi olamıyorum ve benim farkım dış görünüşüm değil düşüncelerim ve kalbim.

         
        Şu saatten sonra burda bahsettiğim bu tip insanlarla muhattabımı kesiyor,yolda görsem dahi selam bile vermiyorum. Siz kendi çamura batmış hayatınızı temizleyip sonra bana çamur atmaya çalışın mümkünse. Beyin yaşınız 0-3 grubuna dahi girmiyor gidin gelişin biraz belki kendinizi bir bok sanmaktan vazgeçersiniz diycem ama cidden sandığınız gibisiniz ben sizle nasıl muhattap olmuşum aklım almıyor. Sizden dost,arkadaş hatta bi halt olmaz karakteriniz yok çünkü kendinizi dahi sevemiyorsunuz siz içinizde hep bir fesatlık,hazımsızlık,kıskançlık var acıyorum size. Sizlerin olmadığı bir dünyada görüşmemek üzere,defolun hayatımdan..

27 Şubat 2016 Cumartesi

Öyle bir DENİZ sevinki heryeri GEZMİŞ olsun.. Günaydın olsun..


Emre Aydin - Son Defa





                   Hepimizin son kez görmek,son kez sarılmak,öpmek,elini tutmak,gözlerinin içine bakmak,yanında olmak istediği bir insan vardır mutlaka. Kalbiniz ne kadar kızgın olsa da yine de son kez ister o insanı. İşte bu şarkıda tam bunu anlatıyor,biraz kırık,biraz buruk ve biraz da aşık...

26 Şubat 2016 Cuma

Belki de...

Son zamanlarım çok güzel. Her şey yolunda,hayat güzel,kötü insanlar benden uzakta. Ama içimde bir boşluk var,bazen kendimi çok yalnız hissetmemi sağlıyor o boşluk. Evet mutluyum,huzurluyum lakin bazen hüzünlenmiyor değilim. Hayatımdan,yalnızlığımdan memnunum fakat bazen bilmiyorum. Yalnızlık güzeldir,karışanın olmaz,özgür olursun,istediğini giyersin,istediğin yere gidersin kısacası yalnızsan hayat sana güzeldir ama gelelim fasulyenin faydalarına. Bir süre sonra insan yalnız olmaktan sıkılıyor çünkü başını yaslayacağı bir omuz,derdini anlatacağı ve mutluluğunu paylaşacağı birini arıyor. Bir de bana gelelim... Hayattan bu sıralar ne istediğim belli değil. "Belki"lerle geçiyor günlerim. Diyorum ki :

Belki de hayatımda biri olmalı,

Belki de olabildiğince yalnız kalmalıyım,

Belki de bu şehri hatta bu ülkeyi terk etmeliyim,

Belki de gideni beklemeliydim,

Belki de aşk bana yakışmıyor.

Belki bir gün beni seven biri de olur,

Belki de en doğrusu bu,

Belki de yeni bir aşka yer açmalıyım kalbimde..
 
            Bu belkiler hiç bitmez. Ama hayır yeni bir insana ve aşka hazır değilim. Korkuyorum terk edilmekten,sevdiğim kadar sevilmemekten,kandırılmaktan,aldatılmaktan... Korkuyorum işte belki de korkumu yenmem gerek fakat ben ömür boyu sevebileceğim,huzurlu ve mutlu olabileceğim biriyle olmak istiyorum. Korkarak sevmek istemiyorum birini. Gerçi bir saniye sonra ne olur bilemeyiz ama artık kaybettim hislerimi sanırım. Kalbim durdu galiba atmıyor gibi. Bir gün yeniden atmasını umuyorum ama yine acı çekecekse hiç atmasın.

          İşte bu şekilde geçiyor hayatım "Belki"lerle... Yalnızlığımdan şikayetçi değilim,yeni bir aşk peşinde de değilim,bazen sadece "keşke olsaydı"diyorum bu çok düşünmekten oluyor. En iyisi çok düşünmemek anı yaşa geç. Özdemir Asaf'ın da dediği gibi "Yalnızlık paylaşılmaz,paylaşılsa yalnızlık olmaz" Ve ben yalnızlığımı paylaşmamakta kararlıyım...

20 Şubat 2016 Cumartesi

İçimi Dökme Zamani

Duygularimi,hislerimi ve insanlara olan guvenimi kaybettim. Her zaman yanildim insanlar hakkinda. Ben hep iyi dusunurdum cunku,hic kotu dusunemezdim ama hayat herseyin iyi olmayacagini ogretti bana. Ogrendigim gunden beri dusunmemeye basladim. Kendi koseme cekildim sadece kendimi dusundum,ailemi dusundum,kopegimi dusundum. Ve boyle biraz olsun mutlu olmaya basladim. Yasadigim duygular cok karışık. Bazen aglamak istiyorum ama olmuyor,goz yaslarim tukenmis. Gülüyorum sadece ama icten bir gulus degil,aliskanlik bu da sahte gulusler. Her zor gunumu yalniz atlattim,yeri geldi yenik düştüm ama kimseden yardim istemedim bir basima kalktim düştügum yerden. Her kalktigim an bir basariya ulastim. Hedeflerim ve hayallerime bir adim daha yaklastim.      
Aşktan yana hic sansim olmadi. 19 yasindayim daha evet ne sansi,ne aşkı ama çocukluk aşkım bile olmadi benim. Ilk kez 18 yaşımda sevdim,aşık oldum. Sonra sevdigim kadar sevilmedim. Hatta hic sevilmedim. Beni kimse sevmedi oysa sevilmeyecek bir kalbim yok benim. Tamam cok guzel bir kiz degilim,fizigimde iyi olmayabilir ama bunlar onemsiz benim icin ben buyum,boyleyim Allah beni boyle yaratmis ve kendimi boyle seviyorum. Ama insanlar hep dis gorunuse onem veriyor kimse kalbin guzelligine bakmiyor. Dunyanin en guzel insani olsan da kalbin cirkin olduktan sonra guzelligin bes para etmez,insanlar "cok guzel,fizigi,saclari harika ama cok kotu birisi" dedigi an bitmistir. Dis gorunuse sadece hayran oluruz,karaktere ise tutuluruz. Bunlar benim dusuncelerim,hic bir zaman yakışıklı bir erkek pesinde kosmadim sadece sevdigim insanin pesinden kostum Allah'tan hep adam gibi birinin karsima cikmasini diledim,cikti sandim lakin yanildim. Bir hataydi hatamdan ders cikardim. Dogru insan,dogru zaman dusuncesindeyim. Yalniz daha iyiyim ben kimse uzemiyor beni. Ve bazi insanlarin yoklugu canimi yakmiyor artik,kimsenin eksikligini hissetmiyorum. Kalbim kendini tamamladi artik,eskisinden de gucluyum. Mumkunse hepiniz uzak durun benden bir muddet. Çünkü yorgun ve kırgınım,yalniz kalmaliyim.
Zor gunler yasiyorum bu siralar ve yine ben yalnizim,demistim ya her zor gunumde yalnizdim. Bu zor gunleri atlatip,istedigim hedefe ulasacagim,kimseden yardim istemeden tek basima düştüğüm yerden kalkacagım...
      Hepinize mutlu haftasonlari,kendinize iyi bakin...

18 Şubat 2016 Perşembe

Hayatina elbet biri girecek,mutlu ol ihmal etme..

..

Sizede zor geliyor mu,zamaninda cok sevdiginiz,her an yaninda oldugunuz,gizli sakliniz olmadigi kisacasi bir butun oldugunuz insana yabanciymis gibi davranmak zor geldimi veya caninizi hic yakti mi ? Ona yakin olmak,hep yaninda olmak ve sadece onun sevgisine siginmak varken "o" sifatina konulmus, bir yabanci olmus sevdiginiz.
   Her zaman bir umutla beklersiniz herseyin eskisi gibi olmasini lakin bu %50 ihtimal bile degil. Iki kisiden biri cok sever ve cok seven hep uzulur. Insanlar ne istiyor anlam veremiyorum. Sevilmek,ilgi gormek bence dünyanin en guzel duygusu. Ama cok sevildigi zaman degisiyor insanoglu,sevilmeye aliskin degiller galiba. Madem sevilmeye aliskin degilsin,o zaman kimseyi kendine baglama,sevdirme kendini uzak dur iyi kalpli insanlardan o sevilmeyi hak etmeyen kalbinle, temiz bir kalbi kirletme.
  Sizde beklemeyin artik kimse donmeyecek,donsede sevmeyecek. Hayati akisina birakin. Sizi seven insanlarla olun,sevilmeyi hak etmeyen insani severek kendinizi kucultmeyin. Merak etmeyin gun gelecek ellerinin tersi ile ittikleri bu temiz sevgiye muhtac olacaklar,iste o zaman hersey gecmis olacak. Allah'tan hayirlisini dileyin,sevilmedim diye uzulmeyin bizler zamani gelince cok sevilecegiz...

14 Şubat 2016 Pazar

Üzgünüm

Artik yoruldum Tanrim,
Sanirim yolun sonundayim,
Aklim basinda degil Tanrim,
Oldukca uzgunum.

Uzgunum cunku ben sevilemedim,
Uzgunum cunku hak ettiginden cok sevdim,
Uzgunum cunku ben hep cok deger verdim,
Uzgunum cunku insanlar yalanci.

Simdi ise sevemiyorum Tanrim,
Affet beni aska olan inancim yok artik
Her zaman en dibe itildim
Itildikce ucuruma suruklendim

Simdi ise o ucurumun basindayim
Bir el uzatilsa biliyorum tutacagim
Yine yanilip tekrar,tekrar yanacagim..

13 Şubat 2016 Cumartesi

Yoruldum..

Son bir aydır her şey üst üste gelmeye başladı. Öğrendiğim gerçeklere mi,yaşadığım sorunlara mı yoksa ailevi problemlerime mi üzüleyim bilemiyorum. Yoruldum artık sürekli bir sorunla uğraşmaktan. İyi olan her zaman kaybediyor bunu da anladım. Kötü biri olsak daha mı iyi olacak ? Samimiyetsiz,yalancı,iki yüzlü olmaktansa iyi olup kaybetmeyi ve üzülmeyi tercih ederim. Çünkü canımın acısını bildiğim için,bir başkasının da aynı acıyı yaşamasını istemem. Vicdan meselesi bu biraz, biraz da insanlık.
   
       O kadar yalnız hissediyorum ki kendimi sanki kimsem yokmuş gibi. Zaten ne zaman kimim oldu ki ? Hıçkırıklar içinde ağladığım zaman da,mutluluktan havalara uçtuğum zaman da yalnızdım.  Ve şu an yine ağlıyorum. Ağlıyorum çünkü özlüyorum. Eski günlerimi verin bana. En mutlu olduğum günleri...
 

    Güvenim yok artık kimseye,kime güvendiysem mutlaka bir açığını yakaladım. Bir insan sevdiği veya sevgilisi varken nasıl bir başkasıyla konuşur,nasıl olurda bir başkasının duygularıyla oynar bu karaktersizlik bile değil tam bir şerefsizlik. Allah sizin gibilerini ıslah etsin.Evet çok iyi oyuncusunuz ama film daha yeni başlıyor,saf ayağına yatıp sizlerin yalanlarını dinlemeye bayılıyorum,intikamım kötü olacak üzgünüm. Ben kürkçü dükkanı değilim,yedek anahtar hiç değilim. Erkekliğinize tüküreyim sizin ya adamlığınızı kaybetmişsiniz yazık,kız halimle sizden daha delikanlıyım. Yaşattığınızı yaşayacaksınız az kaldı.

       Fazlasıyla yorgunum,bir süre uzak kalın benden. Hatta halimi hatırımı bile sormayın. En iyisi yalnız kalmak benim için,yalnızlık benim ilacım. Aşka artık yok inancım,ne sevebiliyorum birini ne de aşık olabiliyorum bunun sebebi ise kimseye güvenmiyorum zira insanlar kişilik bozukluğu yaşıyor. Bana uzak Allah'a yakın olun bundan sonra. Hadi iyi akşamlar...

10 Şubat 2016 Çarşamba

Yeter !

Bugune kadar canim yeterince yandi ve yeterince kazik yedim. Ama bundan sonra kimse umrumda degil,kimseyi onemsemiyorum. Canimi yakmaya calisanin,canini alirim hesabi. Artik benden iyi olmami beklemesin karakter yoksunu insanlar. Yaptigim onca iyilige yazik,hic birseye degmezsiniz hic biriniz. Ask konusunda da kimseyi sevmiyorum,sevsemde soylemem. Sevince bir haller oluyor insanlara gotleri kalkiyor. Ulan seni sevmisim,deger vermisim,kimseden gormedigin ilgiyi gostermisim,ihanet etmemisim daha ne istiyorsun anlamadim ? Bu sozum bir ornekti hepimiz karsilasmidizdir boyle insanlarla. Sevilmeyi hak etmiyorlar sevmeyin,menfaati icin sizi oyaliyorlar cunku karaktersizler.
   Canim yanarken can yakmayi ogrendim.  Bu yuzden bundan sonra eskisi gibi olmami beklemeyin...!

6 Şubat 2016 Cumartesi

Ama ne olur, sakın bir insanı gönülce, gözce, dilce, ruhça kırmayın.

ÖZDEMİR ASAF

Bu Nasıl Bir Hal ?

Son günlerde çok mutluyum fakat geceleri bir sıkıntı bırakmıyor peşimi. Ağlamak istiyorum ama ağlayamıyorum,göz yaşlarım katılaşmış adeta. Sadece çok düşünüyorum,sabaha kadar düşünüyorum hem de. Hayatımdan memnun ve mutluyum ama yaşanmışlıkları düşünmeden edemiyorum,özellikle son zamanlarda yaşadıklarım...
         
              Kimseye hemen güvenip,inanmamayı tekrar öğretti hayat bana. İnsanların iki yüzlü olduklarını bir kez daha yaşayarak öğrendim. Herkes bir şeyler dedi ve kime inanacağımı bilemedim o yüzden sustum çünkü doğruyu bilmeden kimseyi yargılamak istemedim. Birine karşı hislerim vardı sonra onun yakın arkadaşı ve benim bir arkadaşım onunla ilgili sürekli olumsuz şeyler söyledi. İnanmakla,inanmamak arasında kaldım hoşlandığım insanın hakkımda söyledikleri doğru muydu acaba ? Sonra iyice düşündüm dedim ki kendime " Fatma aşk senin neyine kuzum ? " Doğru... Aşk insanı değilim sanırım,zaten sevenler ve iyi niyetli insanlar kaybeder hep. Olaylar bu şekilde oldu,arama mesafe koydum o insanlarla. Hislerimi soracak olursanız bomboşum kimseye karşı gram his ve sevgim yok,herkes aynı gözümde. Kalbimde de, aklımda da biri yok. Artık kendi köşeme çekildim zamana bıraktım her şeyi bu sefer çabalamadım hiçbir şey için. Gücüm yok artık benim ne üzülmeye ne de çabalamaya...

     
Yalnızım evet, lakin halimden memnunum. Kendi göz yaşımı kendim silmeyi,mutluluğumu dans ederek paylaşmayı,teselliyi kitaplarda ve yazmakta bulmayı öğrendim. Sonra yaşım ilerledi iş bulup çalışmaya, kendi paramı kazanmaya da başladım. Hayalim dansçı olmaktı oldum. Hayalim kendi ayaklarım üzerinde kimseye muhtaç olmadan yaşamaktı,yaşıyorum. Eğer yalnız olmasaydım şu an ki ben,ben olamazdım belki de. Herkes gibi olabilirdim ama olmadım. Çok daha büyük hayallerim ve hedeflerim var onları gerçekleştirmeden ölmek istemiyorum. Bir dans okulu açmak,ünlü bir dansçı olmak, Afrika'ya gitmek,koala beslemek ve engelli bireylere eğitmenlik yapmak. Hem dansçı olup hem de çocuk gelişimi bölümü öğrencisi olarak özel eğitim alanında ilerleyip ömrüm boyunca engelli bireylerin yanında olmak istiyorum. Benim hayallerim ve hedeflerim bunlar parada,lüks evde,lüks arabada gözüm yok yeter ki hayallerim gerçekleşsin aç susuz kalmaya da razıyım...

    Bu nasıl bir hal sormayın. Karışığım işte,çok doluyum,ağlamak istiyorum ama asla ağlayamıyorum. Gözümden bir damla yaş akmıyor o derece alışmışım acılara. Bu gecede düşüneceğim hayatımda olanları. Son kez düşünüp sonra sileceğim aklımdan her şeyi...

NOT ! : Kimsenin yara bandı olmaya niyetim yok. Bir başkasını seviyorken beni de yedekte tutmanıza izin vermeyeceğim. Ben kürkçü dükkanı değilim,yedek olacak bir insan da değilim. Hayatımdan ve benden uzak durun mutluluğumu da,huzurumu da bozmayın. ! 

5 Şubat 2016 Cuma

Biri vardı kalbimde güzü bahar sandırdı,ona sorsan ben yokum ama bende biri vardı...

Aldığım Yeni Kararlar...

- Artık mutsuz olmak yok.

-  Müzik listemde arabesk,slow,hüzünlü şarkılar yok.

- Kimseye güvenmek yok.

- Aşka inanmak yok.

- Kimseye değer vermek,bağlanmak yok.

- İnsanlara inanmak yok.

- Dans ve müzik dışında kimseyi çok sevmek yok.

- İnsanları umursamak yok.

- Saf olmak yok.

 Kısacası artık akıllandım. Kalbimde aklımda boş,dansa ve müziğe aşığım sadece. Halimden oldukça memnunum çünkü insanlar sahte,herkes ikili oynuyor ve ben kime inanacağımı şaşırdım. En iyisi herkese sağır olup sadece müziği duymak,herkese kör olup sadece dansı görmek. Saf olabilirim fakat bu salak olduğum anlamına gelmiyor. Kimin ne olduğunu gayet iyi biliyorum,sadece susuyorum ve acıyorum bazılarına. Hayatıma hayallerimin peşinden koşarak devam edeceğim bundan sonra. Yani bir aşka hayatımda yer olmadığına eminim,bir başıma her zorluğu yendim bugüne kadar,bundan sonra da yenerim. Tek hedefim hayalimi gerçekleştirmek ve hayalim dans ve müzik üzerine. Umarım hayalime kavuşabilirim ama buna inanıyorum,başaracağım. Aldığım kararları sizlerle paylaşmak istedim. Kendinize güzel bakın,kimsenin sizi üzmesine,kullanmasına izin vermeyin.!

                                                                                                                     

                                                                                                                   HOŞÇAKALIN...

3 Şubat 2016 Çarşamba

Bilmez Bu Kalp

Mutluluk nedir bilmez bu kalp,

Ama her zaman umutlu atar,

Sanki yarın mutlu olacakmışcasına..

2 Şubat 2016 Salı

Aldığınız ahların, verdiğiniz umutların, attığınız kazıkların haddi hesabı yok. Yaşattıklarınızı yaşayın.

Bir partnerim olsa keşke.. :(

Bir Cümle.

İnsan olabilmek derin mesele..

Twerk Dansı Hakkındaki Düşüncelerim



 Twerk bir kalça dansıdır. Ülkemizde ne yazık ki çok yargılanıyor.  Fakat ben yargılanmasını yanlış buluyorum. O da bir dans türü ve yetenek istiyor. Ben twerk dansında profesyonel sayılırım. Hiç utanmıyorum bu dansı etmekten çünkü utanacak bir şey yok. Biliyorum sexapalite'ye giriyor bu dans ama umrumda değil. Çekici olmayı seviyorum ve bir kadın/kız  hem zeki hem seksi olmalı bence. Bunu yanlış anlamayın sakın kötü bir anlamda demiyorum argo kelimeyi kullanmak istemedim. Adı üstünde kadın diyoruz,hem zekasıyla  ve hem fiziği ile çekici olmalıdır. Ben kızlarada daha çok çekici olan dansları yakıştırıyorum. Halk oyunu da biliyorum,popping dansta biliyorum,house,hiphop,break,electro.. vb daha bir çok dans türünü biliyorum ama çekici olan dansları bir ayrı seviyorum. Twerk bir sanat değildir ama bir dansın içinde olduğu zaman sanattır. Yani bir müziği açıp müzik bitene kadar sadece twerk yapmak sanat değildir ama dans edip aralarda twerk yapılması sanattır ki çokta şahane oluyor o şekilde.  Bence twerk nedir bi öğrenin ve mart ayında kurslarım başlayacak hepinizi davet ediyorum amacım sizlere dans türlerini öğretmek ve ön yargılarınızı silmek.

Müziği Hisset

Müzik deyip geçme,önce hisset ve ona ayak uydur.

Müziği hisset,çünkü o seni yanıltmaz.

Müziği hisset,çünkü seni mutlu edecek.

Müziği hisset,çünkü sana güç verecek.

Müziği hisset,çünkü o seni doğru yönetecek.

Müziği hisset,çünkü o senin ilacın olacak.

Kısacası kendini müziğe bırak.Müziği hissettiğin an zaten seni baştan çıkaracak bunu fark edeceksin. Ben müzikle nefes alıyor,dans ile besleniyorum. Size de tavsiye ederim.. 

1 Şubat 2016 Pazartesi

Ağlıyorum.. Duyan var mı ?

Sebebini bilmediğim bir hüzün var içimde. İstemsizce dökülüyor gözümden yaşlar. Oysa ben mutluydum ki,ağlamazdım hiç gündüzleri. Benim gecelerim vardı herkesten kaçıp sığındığım,hıçkırarak ağladığım bir tek gecelerim vardı. Şimdi gecemde,gündüzüm de bir oldu. Yalandan gülerken canınız acıdı mı hiç ? Peki ya ağladığınızı insanlardan gizlemek için çabaladığınız veya size acıyarak bakan insanları görünce kafanızı öne eğip daha da çok ağladınız mı.. ? Ben ağladım. Ben yaşadım bu durumu. Sizler de şu an okurken sadece bana üzülürsünüz lakin acımı anlayamazsınız...

    Sıkıldım aynı insanlardan,aynı şehirden,aynı sokaklardan,aynı parklardan.. Sıkıldım... İnsanlardan uzaklaşmak istiyorum çünkü hepsi canımı yakıyor,güvenemiyorum kimseye. En çok ne isterdim bilir misiniz ? Beni herkesten koruyan,bana sahip çıkan bir babamın olmasını isterdim. Her zor anımda yanımda olsun,onun sevgisi bana yetsin isterdim. İşte eksiğim ben sevgisiz büyüdüm belki de bu yüzden insanlardan en ufak bir sevgi görünce onlara inanıyorum ama sonunda yanılıyorum. Kötü bir insan değilim buna inanın ama hep kötülük gördüm ve görüyorumda. Yeter artık yoruldum ben hayattan. Ya buralardan çekip gitmek ya da ölmek istiyorum çünkü biliyorum ki daha çok canım yanacak. Canımın yanmasına artık gücüm yok Tanrım, kullarına bırakma sakın sen al canımı.. 


    Herkes beni mutlu,neşeli bir kız olarak bilir. Evet öyleyim veya öyleydim mi desem... Bilemedim. Bu zor günleri atlatmam gerek ve yine yalnızım,yaşasın... Hep yalnızdım ben. Bana yol gösteren,yardım eden,yanımda olan kimsem olmadı,her zorluğu bir başıma atlattım bu kadar güçlü bir kız olduğum için üzülsem mi,sevinsem mi bilmiyorum. İnsanların hayatında kenar süsüyüm. Benim yokluğum kimseye koymaz olsamda olur,olmasam da.. Kafam çok dolu,adımı bile unutur oldum biri çekip kurtarsın beni bu insanlardan,iyi insanların olduğu yere gitmek istiyorum. Farklı olan,kısacası İNSAN olan insanların yanına gitmek istiyorum,buralarda yapamıyorum..

"Karaktersiz"

Karakter yoksunu insanlar çoğalmaya başladı sanki. Bukalemundan farksız oldu insanoğlu. Her gün hatta her saat renk değiştirir oldular. Bu kadar karaktersiz olmak için çok mu çabalıyorsunuz,anlam veremiyorum.
 
   İnsanları çıkarlarınıza göre kullanmaktan zevk alıyorsunuz fakat bugünün yarını olduğunu unutuyorsunuz. Sizlere "karaktersiz" kelimesi iltifat gibi geliyor sanırım.


  Sen ister padişah ol, ister evliya... Karakterin beş para etmedikten sonra Tanrı olsan ne fayda..


   Unutmayın bir gün menfaatiniz ve karaktersizliğiniz yüzünden yalnız kalacaksınız. İşte o zaman pişman olup ağlayacaksınız,ama ne fayda..

Sam Brown - Stop HD (1988)

Raif Efendi

  • Yalnız bir şeye dayanmak artık benim için mümkün değil: Her şeyi kafamda yalnız başıma saklayamayacağım. Söylemek, bir şeyler, birçok şeyler anlatmak istiyorum... Kime?... Şu koskoca dünyada benim kadar yapayalnız dolaşan bir insan daha var mı acaba? Kime, ne anlatabilirim?
  • Yapacak mühim işlerim yoktu. Tesadüfe itaat ederek içeri girmeyi tercih ettim ve duvarlardaki küçüklü büyüklü birçok tabloları alakasız gözlerle seyrederek uzun müddet dolaştım.
  • Bir insanın diğer bir insanı, hemen hemen hiçbir şey yapmadan, bu kadar mesut etmesi nasıl mümkün oluyordu? Ahbapça bir selam ve temiz bir gülüş...
  • Yaşamak, tabiatın en küçük kımıldanışlarını sezerek, hayatın sarsılmaz bir mantık ile akıp gidişini seyrederek yaşamak; herkesten daha çok, daha kuvvetli yaşadığını, bir âna bir ömür kadar çok hayat doldurduğunu bilerek yaşamak... Ve bilhassa bütün bunları anlatacak bir insanın mevcut olduğunu düşünerek, onu bekleyerek yaşamak...
  • Bir ruh, ancak bir benzerini bulduğu zaman ve bize, bizim aklımıza, hesaplarımıza danışmaya lüzum görmeden, meydana çıkıyordu... Biz ancak o zaman sahiden yaşamaya -ruhumuzla yaşamaya- başlıyorduk.
  • Ne kadar çok insanı seversek, asıl sevdiğimiz bir tek kişiyi de o kadar çok ve kuvvetli severiz. Aşk dağıldıkça azalan bir şey değildir.
  • Bir kadının bize her şeyini verdiğini zannettiğimiz anda onun hakikatte bize hiçbir şey vermiş olmadığını görmek, bize en yakın olduğunu sandığımız sırada bizden, bütün mesafelerin ötesindeymiş kadar uzak bulunduğunu kabule mecbur olmak acı bir şey.
  • O zamana kadar bütün insanlardan esirgediğim alaka, hiç kimseye karşı tam manasıyla duymadığım sevgi sanki hep birikmiş ve muazzam bir kütle halinde şimdi bu kadına karşı meydana çıkmıştı.
  • Bir teklif ve bir kabul... Kısa münakaşasız ve hesapsız! Bundan daha güzel bir ayrılık olamazdı...
  • Ona ne kadar muhtaç olduğumu şimdi anlıyordum. Ben hayatta yalnız başına yürüyebilecek bir insan değildim. Daima onun gibi bir desteğe muhtaçtım. Bunlardan mahrum olarak yaşamam mümkün olamazdı. Buna rağmen yaşadım… Ama, işte netice meydanda…
  • İşlerim bana hiçbir zaman alaka vermedi. Bir makine gibi, ne yaptığımı bilmeden çalıştım. Bile bile aldatıldım ve bundan bir nevi de zevk duydum.
  • Kaybedilen en kıymetli eşyanın, servetin, her türlü dünya saadetinin acısı zamanla unutuluyor. Yalnız kaçırılan fırsatlar asla akıldan çıkmıyor ve her hatırlayışta insanın içini sızlatıyor. Bunun sebebi herhalde, "Bu öyle olmayabilirdi!" düşüncesi, yoksa insan mukadder telakki ettiği şeyleri kabule her zaman hazır.
  • Bu sefer inanmak ve ümit etmek kabiliyetini ben kaybetmiştim.
  • Bana hareket etmek, görmek, duymak, hissetmek, düşünmek, hülasa yaşamak kabiliyetini veren bir şey içimden alınmış gibi, posa haline geldiğimi fark ettim.
  • Bir kadın herhangi bir şekilde hoşuma gidince ilk yaptığım iş ondan kaçmak olurdu. Karşı karşıya geldiğim zaman her hareketimin, her bakışımın sırrımı meydana vuracağından korkar, tarif edilmesi imkansız, adeta boğucu bir utanma ile dünyanın en zavallı insanı haline gelirdim.

Maria Puder

 * Kimseye ihtiyacım yok...Kimseye minnettar olmak,kimsenin dostluğunu,lütfunu istemek niyetinde değilim..

* Hoş tutulan bir oyuncak olmak,onlara insan olmaktan daha kolay ve cazip geliyordu.

* Hayatta yalnız kalmanın esas olduğunu hâlâ kabul edemiyor musunuz? Bütün yakınlaşmalar, bütün birleşmeler yalancıdır. İnsanlar ancak muayyen bir hadde kadar birbirlerine sokulabilirler, üst tarafını uydururlar; ve günün birinde hatalarını anlayınca, yeislerinden her şeyi bırakıp kaçarlar. Halbuki mümkün olanla kanaat etseler, hayallerini hakikat zannetmekten vazgeçseler bu böyle olmaz. Herkes tabii olanı kabul eder, ortada ne hayal sükûtu, ne inkisar kalır...

* Başkasına merhamet etmek,ondan daha kuvvetli olduğunu zannetmektir ki,ne kendimizi bu kadar büyük, ne de başkalarını bizden daha zavallı görmeye hakkımız yoktur…

29 Ocak 2016 Cuma

Not

Asla sizler gibi olamayacağım,üzgünüm. Ben buyum ve halimden memnunum. Kimseye kendimi kanıtlamak,anlatmak zorunda değilim. Neysem oyum. Hayatım gayet güzel,sıradan olmayı sevmiyorum,sıradan olan insanları da sevmiyorum. Ben biraz deli,biraz çılgın ve aykırı biriyim. Bu giyim,saç tarzı filan olarak değil. Düşünce tarzı olarak sizlerden farklıyım,kendi dünyamda yaşıyorum. Sizler gibi olamıyorum,beynim buna izin vermiyor. Ve biliyorum sizler beni yargılamaya ve benden nefret etmeye devam edeceksiniz. Sonuna kadar yargılayın ve nefret edin lütfen. Çünkü sizlerin bu halini gördükçe ben mutlu oluyorum. Egoist bir insan değilim aptallıklarınızı gördükçe özgüvenim artıyor kendime. Yanlış bir şey yapmıyorum,kendi dünyamı yaşıyorum. Bana uzak Allah'a yakın olun,sizler bana ayak uyduramazsınız,belki beni anlasanız zaten şu an yanımda olurdunuz. Hiç bir zaman umursamayacağım siz ve sizin gibilerini,hayat benim,günahlarım benim siz işinize bakın kendi pisliğinizi temizleyip sonra bana çamur atın...

I know if I'm haunting you..You must be haunting me...

I think some people forget that we know them in real life...

Hayat

Hayat mı bizi yıpratan ?
Acılar mı yüreğimizi yakan ?
Hayatı acı kılan mı yüreğimizi yakan ?
Yoksa yanan yüreğimiz mi hayatı acı yapan ?
 
Yüreği yakmak kolay..
Peki ya hayat ?
Haydi onu da yakın
Yanan yandı zaten yanacağı kadar...

25 Ocak 2016 Pazartesi

Ben kimsenin kalbini bilerek kırmam... !


Yara bandı..

Duydunuz mu arkadaşlar artık bizlerde yara bandı olabiliyoruz. Yani dünyada 2 çeşit yara bandı var,birisi kağıt gibi yapışkan ve cansız olan,diğeri ise biz insanlar. 
    İnanamıyorum aslında bizlerin de yara bandı olduğuna,ama inanmak zorundayım çünkü; bende bir zamanlar yara bandı oldum. Evet size şimdi insandan yara bandı nasıl olur onu anlatacağım. Aslında sizler de farkındasınız bunun ama ben yine de anlatmak istiyorum.
   
    Geçmişinde çok yaralar almış,yaraları kapanmamış,geçmişi unutamamış insanların hayatına giriyorsunuz. Onlara inanıp güveniyorsunuz,geçmişi unuttuklarını sanıyorsunuz iyi halt ediyorsunuz.Sonra o insanlar sizlerin vermiş olduğu ilgi, değer ve sevgi ile geçmişle beraber sizi de çöpe atıyor. Sizleri kullanıyorlar kısacası,size tutunuyorlar,sığınıyorlar,sizin verdiğiniz ilgi ve değer onları göklere çıkartıyor,sonra sizi en dibe itip göklerde yaşamaya devam ediyorlar. Geriye sadece acı kalıyor. Onların yarasını kapatıp,kendinize yeni bir yara açıyorsunuz. Pişman oluyorsunuz,her gün keşke diyorsunuz ama bu duruma bir çözüm bulamıyorsunuz çünkü,oldu ve bitti. Ne kadar iyi insanlarız biz,sonunu bile bile güveniyoruz,karşı taraf mutlu oluyor,biz yarım kalıyoruz. Bir başkasını tamamlayıp,kendimizi parçalara ayırıyoruz,bu çok acı...
 
  Bir dünyadayız,üstelik hayat çok kısa.Kendimize gelmenin zamanı değil mi ? Hep beraber yarına yeni bir başlangıç yapalım. Ne birine yeni bir yara açalım,ne de birinin yarasına merhem olalım. İkisi de yok artık. Çok mu acıyor yaran,kapanmıyor mu ? Kendi yaranı kendin saracaksın,kimsenin sana merhem olmasına izin vermeyeceksin ve kimseyi yaralayıp kaçmayacaksın. Karaktersizliğin lüzumu yok. Sen kendi yaranı kendin saracak kadar güçlüsün ve kimseyi yaralayacak kadar kalpsiz değilsin. Olmamalısın da,unutma herkes yaşattığını bir gün yaşar. Bir zamanlar nokta kadar küçük olan yaran iki gün sonra tedavisi olmayacak kadar derin olabilir. 

   Demem o ki arkadaşlar kendinize gelin,kimseyi yaralamayın,yaranıza merhem olan birini uçurumdan itmeyin. Kendi yaranızı kendiniz sarın,ne siz,ne de bir başkası daha fazla yaralanmasın  

iyi geceler...

20 Ocak 2016 Çarşamba

Bazen...

Bazen çekip gidersiniz,pişman olacağınızı bile bile yine de gidersiniz.

Bazen yalnız hissedersiniz,yanınızda kimse olmayınca.

Bazen uzaklara dalar gözleriniz,gelmeyecekleri düşünürken. 

Bazen kalbiniz acır,eksik hissedersiniz.

Bazen mutluluktan çığlık atmak istersiniz,bazen ise içinizde biriken kelimeleri bir çığlığa sığdırmak istersiniz.

Bazen bir müzik size bir insanı anlatır.

Bazen kendinizi çok güçlü hissedersiniz,hiç kimseye ihtiyacınız olmayacak kadar çok hem de.

 Bazen tüm her şey üzerinize gelir,bunalırsınız,sıkılırsınız hayattan.

Bazen buralardan çekip gitmek istersiniz,sizden gidenlerin acısını unutmak için.

19 Ocak 2016 Salı

Kısa Bir Not

Benim için "dün" bitmiştir. Bir bugünüm var,bir de yarınım. Dünü düşünürsem hayatımı karartırım ve bu hayat karartılacak kadar basit değil. Yarınım unutturdu dünümü,bitti dün artık. Sormayın dünümü bana,umut ve mutluluk dolu olan yarınımı sorun,çünkü hayatım yarından ibaret...

Müzik Aşkı

Müzik en eski sanat dallarından biridir. Tarih öncesi devirlerde kuşların ötüşünden, suların şırıltısından, yağmurun sesinden, rüzgârın ve kıyıya vuran dalgaların uğultusundan esinlenen ilk insanlar, içi boş bir kütüğe deri geçirip vurarak, hayvan bağırsaklarından yapılan ipleri çekerek, boynuz, kemik ya da odundan boruları üfleyerek doğadaki sesleri taklit etmeye başladılar. Başlangıçta işaret vermek amacıyla kullandıkları bu sesleri sonraları hoşlarına gidecek biçimde düzenleyerek kendi ilkel müziklerini yarattılar. Eski zamanlardan beri müziğin, dinsel törenlerde önemli bir yeri oldu. Günümüze ulaşabilen en eski müzik yazmaları Hindistan'da 3.000 yıl öncesinden kalma Veda ilahileri dir. 
    
  Gördüğünüz üzere müziğin doğuşu bu şekilde olmuş.Müzik dinlemeyi sevmeyen var mı ? Bence yoktur. Müzik dünyadaki en değerli sanat bence. Ben müziksiz yaşayamam diyen insan çok az olur sanırım,ama ben asla yaşayamam. Benim hayatımın her anında müzik vardır mutlaka. Müzik listemde hemen hemen her müzik türü var. Ve ne zaman bir müzik dinlesem kendimi kaybediyorum,müziğe bırakıyorum kendimi,o an aklım duruyor sadece bedenim hareket ediyor,müziğe ayak uyduruyorum o ne derse onu yapıyorum. Müzik olmasa dünya hiç güzel bir yer olmazdı. 

   Ve bence biraz müzik zevki önemli. Her müziği dinlemekten yana değilim. Beni etkilemeyen,içimde bir his uyandırmayan müziği asla dinleyemem. Müzik beni baştan çıkartmalı açıkçası. Öyle bir müzik olmalı ki kendimi kaybetmeliyim,dünyayla o an bağlantımı kesmeliyim. Bir gün siz de deneyin,bir müzik açın o an aklınızdaki her şeyi unutun,gözlerinizi kapatın,müziği hissedin ve sonra kendinizi müziğe bırakın o sizi yönlendirecek. İçinizden geleni yapın her zaman,insanları umursamayın mutlu olduysanız konu kapanmıştır.Müziğe aşık olun,şahsen benim için müzik ve dans en büyük aşk,bana zararı olmayan,beni hep mutlu eden,beni güçlü kılan,yalnız hissetmemi sağlamayan ve her an yanımda olan bu ikiliden oldukça memnunum. Hepinize müzikli ve danslı günler diliyorum..

12 Ocak 2016 Salı

CHARLİE CHAPLİN

Nobel ve Pulitzer ödüllü çok ünlü bir oyun yazarı babası Eugene O’Neill, “kendisinden 37 yaş büyük ünlü adamla evlenmemesi için” kızını evlatlıktan reddedeceğini söylemişti...

17 yaşında çok güzel ve çekici bir kızdı Oona O’Neill... 

New York sosyetesinin önemli figürlerinden biri olan annesi Agnes Boultan’a “Ondan başka kimseyi sevmeyeceğini” söyledi...

Başkasının gözünü görmediği adam, o güne kadar iki kez 16 yaşında genç kızla evlenmiş boşanmış, yine genç bir kadınla yaptığı üçüncü evliliğinde de mutluluğu bulamamış, bu arada hakkında yine bir genç kadın tarafından babalık davası açılmış bir adamdı...

Mahkemelerde hakkında açılmış babalık davalarıyla sürünüyordu...

Adam 54 yaşındaydı ve üstelik rejime muhalifti...

Ona “komünist” diyorlardı, o ise sadece “hümanist” olduğunu savunuyordu...

Rejimin, Hollywood’un ve ahlaki yargıların “diskalifiye” etmek üzere olduğu çok ünlü bir adamdı o...


Londra’nın kenar mahallelerinden çıkıp gelen, o mazlum küçük serserinin dokunaklı ve komik öyküsü bütün dünyanın hafızalarındaydı...

Charlie Chaplin ya da dünyanın tanıdığı adıyla Şarlo, 1889’da Londra’da doğmuştu...

Charlie 3 yaşındayken babası öldü...

Annesi bu durumu kaldıramadı ve sinir krizi geçirip hastaneye yatırıldı...

Yalnız kalan Charlie, erkek kardeşi Syd’le parklarda yattı, çöp kutularındaki kırıntılarla karnını doyurdu ve sonunda kardeşiyle bir yetimhaneye gönderildiler...

Ağlamamak için gülmeyi öğrendi Charlie Chaplin yetimhanede...

Birçok ünlü komedyen gibi... 

Pandomim ve komikliklerle dolu kendi hayal dünyasına çekildi...

Ağlamasını gülerek örtmeyi ve güldürmeyi öğrendiğinde Londralı sanatsever de ona gülmeye başlamıştı tiyatrolarda..

Aslında genç kız da çok ünlü ve başarılı bir babanın kızı olmasına karşın, Chaplin gibi aile trajedilerine hiç yabancı biri değildi...

Parlak bir bilgin olan erkek kardeşi Eugene, banyo yaparken intihar etmiş, diğer erkek kardeşi Shane de intihara teşebbüs etmiş bir eroin bağımlısıydı...

Oysa genç kız bunlardan hiçbiri değildi ve böyle bir kaderi olsun istemiyordu...

17 yaşında Hollywood’u gördüğünde “Ya bir yıldız olacağım ya da bir yıldızla evleneceğim” demişti...

Kim bilir belki de ailesindeki bu hastalıklı durum Oona’nın Şarlo’yu (Charlie Chaplin) gördüğünde, onun babalık davası, sorunlu evliliği, geçmiş mutsuzlukları ve kirli denilen özel yaşamını kendisine yakın bulmuştu...


Genç kız bütün Amerika’nın ve Hollywood’un aksine Şarlo’ya inandı...

Charlie’nin genç kadınlara ilgisi vardı...

Evlendiği ilk eşi Mildred Harris sadece 16 yaşındaydı...

İkinci eşi Lita Grey de aynı yaştaydı...

Aslında söylentilere göre, Lita’yla sadece küçük yaşta bir kızı baştan çıkarma konusundaki ahlaki kuralları yıkmak için evlenmişti...

Üçüncü eşi çekici Paulette Godard onlar kadar çocuk değildi, ama o evlilik boşanmayla sonuçlanmıştı...

Şimdi de genç ve güzel oyuncu Joan Berry, Charlie’nin doğmamış çocuğunun babası olduğunu iddia ediyordu...

Kan testi durumun böyle olmadığını söylüyordu...

Genç oyuncu Charlie Chaplin’den hamile kalmamıştı...

Ama o yıllar Amerika’da Soğuk Savaş’ın devam ettiği yıllardı...

Ve Charlie Chaplin kendisine hümanist dese de “komünist” olarak bilinen ve rejim tarafından istenmeyen adam ilan edilen bir sanatçıydı...

Oona o masum, komik, gariban görünümlü romantik serseriye inanıyordu...

1943’de daha 17 yaşındayken evlenerek bütün dünyaya, sevdiği adama inandığını deklare etti...

Mahkeme kan testinin sonuçlarına rağmen Charlie Chaplin’in “baba” olduğuna karar verdi ve çocuk için 21 yıl boyunca para ödemesine karar verdi...

Hayat her zaman acımasızların, rezillerin, kan emicilerin, ahlak bekçilerinin, insanlık suçları müsebbiplerinin, soğuk savaş jandarmalarının ve empati kuramayan insanlık yoksunlarının arzuladığı gibi gitmez...

Bazen iyi olanlar ya da iyi olmaya çalışan kadın ve erkek birbirlerini bulurlar...

Her şey onlara karşı gözükse de, onlar bir yolunu bulur, birbirlerine destek olarak, onları öldürmeye çalışan hayatı cennete çevirebilirler...

Üç kuşaktan alkol ve uyuşturucu bağımlısı bir aileden gelen 17 yaşındaki çekici güzel kız Oona, kendisi gibi alkolik bir babanın oğlu olan 3 yaşından beri annesiz babasız, yetimhanelerde büyüyüp, dünyanın en ünlü aktörü haline gelen, o masum ve berduş görünümlü, romantik ve komik serseri Şarlo’ya istediklerini verdi ve onu mükemmel bir adam haline dönüştürdü...

Amerika’da Mc Carthy rejimi muhalif olan, insanlıktan ve barıştan yana davranan Şarlo’yu Amerika’da istemiyordu...

O da zaten bir taraftan ahlak bekçileri, diğer yandan onları tetikleyen rejim muhafızları ve Soğuk Savaş cellatlarından kaçıp kurtulmak istiyordu...

Oona’yla İsviçre’ye sürgüne gittiler...

İsviçre’de çok mutlu bir hayat sürdüler...

Çocuk üstüne çocuk yaptılar...

Geraldine, Michael, Josephine, Victoria, Eugene, Jane, Anette ve Christopher...

Tam 8 çocuk, hepsi de inanılmaz bir biçimde annelerine benziyorlardı...

Şarlo’nun Hollywood’a girmesi yasaktı ama bütün dünyada oynayan filmlerinden yılda yaklaşık 11 milyon dolar para kazanıyordu...

İsviçre’de Genova yakınlarında, lüks bir villada yaşadılar... 


Hayatın, ailelelerinin onlara alkol ve uyuşturucuyla yüklediği genetik mirasa inat, 37 yıllık yaş farkına aldırış etmeden çok mutlu bir yaşamları oldu...

Soğuk Savaş cellatları, insanlıktan nasibini alamamış yalancı ve iftiracı güç odaklarına karşı, tam 34 yıl İsviçre’de keyif ve yaratcılık dolu bir hayatları oldu...

“Çocuklarımız için yaşıyoruz... Ancak onları şımartmamaya çalışıyoruz...” diyordu 17 yaşında evlenen Oona...

Hristiyan dünyasında aileyi bir araya getiren en önemli gün Noel günüdür...

1977’nin tam Noel gününde “mikroplara ve cellatlara bir mesaj vermek istercesine Tanrı Şarlo’yu yanına aldı...” 

“Göstermek istediğim adamın romantizme karşı inanılmaz bir açlığı var... Sonsuza kadar aşkı aramak istiyor, ama ayakları ona izin vermiyor...” 

Romantizme açlığı olan adam, kendisiydi aslında Şarlo’nun...

İzin vermiyor dediği ayakları Şarlo’nun kendi yarattığı “güvercin benzeri komik yürüyüşüydü...” 

O yarattığı mazlum ve masum karakter aslında kendisiydi...

Hayat ona, çektiği onca acıdan sonra, tahmin edemeyeceği bir hediye vermişti...

“Utangaç bir saygı ve yumuşak bir bağlılık” arzulayan bu komik ve berduş adam öldüğünde 88 yaşındaydı...

Karısı Oona 51 yaşında 8 çocuk annesi olarak hayata devam etti...

Her insani mutlu eden bir sey vardir hayatta. Hepimiz farkli seylerden mutlu oluruz. Ornegin kimileri gitar calmaktan,kimileri bir cift sozd...